SİNETAYFA

Petzold Sineması yolculuğumuzun 3 filmi Undine oldu. Berlin film festivalinde Undine karakterini canlandıran "Paula Beer'e en iyi kadın oyuncu ödülünü getiren bu film 3 temel tema üzerinde ilerleyen bir hikayeye sahip. Mitoloji, aşk ve Alman kimliği filmde yoğun sembol kullanımıyla ele alınmış. Filmin açılış sekansında Undine sevgilisi Johannes ile bir kafede otururlar. Johannes Undine'ye bu ilişkinin bittiğini söylerken Undine "Benden ayrılırsan seni öldürmem" gerekir diyerek Avrupa'nın güçlü mitosu su perisi Undine'ye güçlü bir gönderme yapar. Film boyunca bu göndermeler devam etse de bu karanlık bir peri masalına dönüşmeyecektir. Midsommer gibi filmlerde ki mitojik öykü yapısı Undine'de aşka ve dönüşüme evrilecek. Bu dönüşüm Alman kimliği ve bunu yansıtan Berlin'in kimliğini bulma öyküsü ile patalel ilerleyecektir. Filmin büyük çoğunluğunda Berlin şehrinin hikayesinin aktarılmasında ki temel amaçta bu. Johannes'tan ayrılan Undine mitosuna yani kaderine meydan okurken kendi himayesini çizen bir su perisine dönüşür. Berlin şehride tarihin büyük yıkımında kendi öyküsünü bulmaya çalışan Undine'dir aslında. Kendi geçmişini kurulduğu bataklığa gömmek istese de kökeninde ki mitos yani tarih Berlin'de suyun altında belli belirsiz bir silüette yaşayacaktır.

Film daha önce seyrettiğim Phoenix ve Transit filmlerine göre oldukça sembolik kurgulanmış. Bunda da çok başarılı bulamadım Petzold'u. Sevgili @akboynuz'un film toplantımızda anlattığı çözümleme ise Petzold'un amacı (Undine, Johannes ve Christoph isimlerinden yola cikarak 3 karakterin Almanya'nın Pagan köklerinden Hristiyanlığa geçişi ile birleştirdiği çözümleme) bunda başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Bunun ayrıntısını umarım çözümlemenin sahibi @akboynuz kaleme alır.

Filmde en sevdiğim unsur müzik kullanımıydı. Bach'ın barok tarzda dizayn ettiği derinlikli adagiosu bmv 974 konçertosu filme çok yakışmış. Phoenix filminin finalinde ki müzik kullanımı kadar çarpıcı olmasa da filmin bütününe yayılan bir ruh oluşturmayı başarmış.



Sembol kullanımı, dar süresi ve tamamlanamayan temaları ile çok yükseldiğim bir film olmasa da Undine kesinlikle izlenilmeyi hak eden bir yapım.

İnceleme tarihî: 07 Ekim 2024

Bu filmi de 2 kez izledim ama yine dinleyiciyim bu hafta müsadenizle...

kuzeydebiryer yazdı: ↑07 Eki 2024

Beni benden alan final müziklerinden birisi (:

Bir diğeri de bu:

https://www.muratcanaslak.com/kizilgokyuzu

Yazan: Murat Can Aslak

https://dialmformovie.net/2023/09/24/af ... el-review/

Yazan: Burcu Meltem Tohum

http://www.avrupasinemasi.com/2023/11/22/afire/

Yazan: Barış Saydam

https://bantmag.com/roter-himmel-uzerine/

Yazan: İlayda Güler

https://www.oscarboy.com/2023/04/25/afire/

Yazan: Umut Çağın Taş

https://www.themagger.com/afire-film-inceleme/

Yazan: Eralp Alper

Uwe Johnson, 20. yüzyıl Alman edebiyatının önde gelen yazarlarından biridir. 20 Temmuz 1934'te Kammin, Almanya'da doğmuş ve 22 Şubat 1984'te Sheerness-on-Sea, İngiltere'de ölmüştür. Johnson, özellikle Doğu ve Batı Almanya’nın bölünmesi, savaş sonrası Almanya’nın sosyal ve politik koşulları gibi konuları ele almasıyla tanınır.

Hayatı ve Edebi Kariyeri

Erken Yaşam ve Eğitim: Uwe Johnson, Almanya'nın Kammin kentinde doğdu. İkinci Dünya Savaşı sırasında ailesiyle birlikte yaşadığı Pomeranya bölgesi, savaş sonrası Polonya'ya katıldı. Ailesi, Almanya'nın doğu bölgesine taşındı ve Johnson burada büyüdü. Leipzig ve Rostock Üniversitelerinde Alman dili ve edebiyatı okudu.

İlk Eserler ve Ün Kazanması: 1959'da yayımlanan Mutmassungen über Jakob (Jakob Üzerine Tahminler) adlı romanı, onu Alman edebiyatının dikkat çeken isimlerinden biri haline getirdi. Roman, Soğuk Savaş döneminin Almanya’sında bireylerin yaşamları üzerinde devlet baskısının yarattığı etkileri irdeliyor. Doğu Almanya’da yaşamış olmasına rağmen eserlerinde her iki Almanya’nın da sosyal ve politik yapısını eleştirmiştir, bu yüzden Doğu Almanya'da eserleri sansürlenmiştir.

Ana Temaları: Johnson’un eserlerinde Almanya’nın bölünmesi, savaş sonrası travmaları, bireylerin devletle olan ilişkileri ve totalitarizmin baskıcı yapısı gibi temalar öne çıkar. Bu temalar, yazarın kişisel deneyimlerinden ve yaşamından etkilenmiştir. Johnson’un dili, karmaşık ve bazen zorlayıcıdır; eserlerinde çok katmanlı bir anlatım tekniği kullanır.


En Önemli Eserleri

Mutmassungen über Jakob (Jakob Üzerine Tahminler) - 1959: Uwe Johnson’un ilk büyük eseri olan bu roman, iki Almanya arasındaki bölünmenin bireylerin yaşamları üzerindeki etkilerini anlatır. Roman, izlenimci bir anlatımla ve çok katmanlı bakış açılarıyla örülmüştür.

Das dritte Buch über Achim (Achim Üzerine Üçüncü Kitap) - 1961: Bu roman, iki Almanya arasındaki farkları sporcu Achim karakteri üzerinden anlatır. Johnson, yine bölünmüş bir toplumda bireyin kimlik ve özgürlük arayışını merkeze alır.

Jahrestage (Yıldönümleri) - 1970-1983: Johnson’un en büyük eseri olarak kabul edilen Jahrestage, dört ciltlik bir romandır. Anna ve kızı Gesine’nin Amerika’daki yaşamlarını anlatırken, Anna’nın Doğu Almanya’dan Batı Almanya’ya kaçışı ve savaş sonrası yaşamı detaylandırılır. Roman, hem kişisel hem de tarihsel olayların kesişim noktalarını derinlemesine işler. Johnson, bu eserle modern Alman edebiyatında önemli bir yere sahip olmuştur. Romanın yapısı oldukça karmaşık olup, anlatım teknikleri açısından yenilikçidir.


Yazarın Mirası

Uwe Johnson, Almanya’nın bölünmüşlüğünü ve bireyin totaliter rejimler altındaki varoluşunu incelikli bir şekilde işleyen önemli bir yazar olarak kabul edilir. Onun edebiyatı, yalnızca Alman tarihi ve politikasıyla değil, aynı zamanda insan varoluşunun kırılganlığıyla da ilgilenir. Johnson'un eserleri, Soğuk Savaş döneminin Almanya’sındaki sosyal ve politik gerilimleri anlamada önemli bir kaynak olarak görülür.

Uwe Johnson, eserleriyle hem Doğu hem de Batı Almanya'da tartışmalar yaratmış, geniş bir okur kitlesi tarafından takip edilmiştir. Onun çok katmanlı ve derinlikli anlatımı, modern Alman edebiyatında kalıcı bir yer edinmesini sağlamıştır.

İkinci bölümde incelemişler

kuzeydebiryer yazdı: ↑07 Eki 2024

Aklımda

Aşk bizi, bizi kör edecek
Seveceğimiz bir yerde yaşayacağız
Aşk bizi ne bulmaya zorlayacak, ne de aşkı arayacağız?

Özgür ve vahşi yaşayacağız
Tam da olması gereken bir hayat süreceğiz
Aşk bizi bulduracak, neyi aradığımızı gösterecek

Aklımda
, (seveceğimiz bir yerde yaşayacağız)
Aklımda
(Aşk bizi bulduracak ne aradığımızı)
Aklımda,
sadece aklımda