"The Way Back" en az bir kez izlemeniz gereken filmler kategorisine girebilir. Sonra da muhtemelen bir daha asla.
Ben Affleck'in eski bir basketbol yıldızından lise basketbol koçuna dönüşen rolündeki performansı kariyerinin en güçlü performanslarından biri ve kendisine bir Akademi Ödülü adaylığı kazandırmalıydı.
Yönetmenler ve spor filmleri söz konusu olduğunda, Ron Shelton ("White Men Can't Jump") genellikle eşsizdir, ancak "The Way Back "in yönetmeni Gavin O'Connor, daha önceki "Warrior" ve "Miracle "ın ardından şimdi üçte üç yaptı.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Dünya üzerinde Chicago Bulls ile altı NBA şampiyonluğu kazanan efsanevi NBA süperstarı Michael Jordan kadar popüler bir sporcu daha olmamıştır.
Jordan'ın şöhretinin zirvesindeyken ne kadar popüler olduğunu gösteren örneklerden biri "Space Jam" idi. Film 1996'da gösterime girdiğinde 80 milyon dolarlık bütçesine karşılık gişede 250 milyon doların biraz üzerinde hasılat elde etmişti ki bu 2022'de gişede yaklaşık 450 milyon dolar kazanmaya eşdeğer.
Jordan'ın oynadığı tek uzun metrajlı filmde başrolde olmasının gerçekten rahatlatıcı bir yanı var.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Samuel L. Jackson'ın kariyeri, sürekli tetikte olan bir koç rolüne dişlerini geçirmeden tamamlanmayacaktı. Hangi spor dalı olduğu önemli değildi. Richmond (California) Lisesi koçu Ken Carter'ın gerçek hikayesine dayanan "Coach Carter" ile tam da ihtiyacı olan şeyi elde etti.
Jackson filmin lokomotifi olsa da, Akademi Ödüllü Octavia Spencer ve Channing Tatum'un kariyerleri stratosfere fırlamadan önce yer aldığı harika bir yardımcı oyuncu kadrosundan yararlanıyor.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
"Blue Chips", liseden NBA'e uzanan boru hattı başlamadan önce 1990'larda büyük kolej basketbolu algısının nasıl olduğunu bilmek isteyenler için harika bir zaman kapsülü görevi görüyor. O dönem, büyük çaplı lise öğrencilerinin üniversite tercihlerini yapmadan önce kapılarında kocaman bir çanta dolusu paraya ihtiyaç duydukları bir dönemdi.
Bu film, basketbol sahneleri sayesinde birçok farklı seviyeden vuruyor; gelecek vaat eden yıldızlar ve NBA takım arkadaşları Shaquille O'Neal ve Penny Hardaway oyuncu kadrosunun basketbol kısmına liderlik ediyor ve Nick Nolte de koçları rolünde.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Yönetmen Gus Van Sant'ın, New York'taki bir lisede basketbol oynayan ve aynı zamanda dahi olan bir gencin Yukarı Batı Yakası'ndaki bir hazırlık okulunda geleceği için verdiği mücadeleyi konu alan filminin epik bir niteliği var.
Sean Connery, münzevi yazar William Forrester rolünü J.D. Salinger'a dayandırıyor ve yeni oyuncu Rob Brown'la olan sahnelerinde çok etkileyici. İkili arasında bir bağ kurulur ve Forrester isteksiz bir akıl hocası olur. Tüm bunlar okul kütüphanesinde Connery ve rol arkadaşı F. Murray Abraham'ın kafa kafaya verdiği, ağızları açık bırakan bir sahneye yol açar. Çok hoş.
Bu filmin nasıl olup da birden fazla Akademi Ödülü'ne aday gösterilmediği bizi aşıyor.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Akademi Ödüllü yönetmen Steven Soderberg, kariyerinin dağılmamasını sağlamaya çalışan bir basketbol menajerini konu alan bu spor filmini tamamen iPhone 6 ile çekti. Bu, yönetmenin 2018'deki "Unsane "in ardından tamamen iPhone ile çektiği ikinci film.
Görünüşte basketbola yabancı olan Soderbergh'in, yüksek bahisli profesyonel basketbol dünyasını olduğu gibi, yani kana susamış bir şekilde tasvir etmekte ne kadar usta olduğunu fark etmeden edemiyoruz. Netflix'te yayınlanan filmin başrolünde Andre Holland da yer alıyor.
Bunun Soderbergh'in çektiği son spor filmi olmamasını umuyoruz.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Spor filmlerindeki en iyi iğne düşüşlerinden biri, açılış sahnesinde gelir: "Yardım edemedim ama acını fark ettim... çok derin... benimle paylaş!"
Tupac Shakur'un filmin sadist, çılgın antagonisti Birdie rolünde yer aldığı, lise basketbolunun fenomeni Kyle Lee Watson'ın hikayesini parçalara ayırmak kolaydır - Georgetown ve hayali City College'dan gelen tek potansiyel burs teklifi nasıl?
Filmde ayrıca Watson'ın isteksiz akıl hocası ve gözden düşmüş basketbol yıldızı Tom "Shep" Shepard'ı canlandıran model/aktör Leon'un kariyerindeki muhtemelen en iyi rolü de yer alıyor.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Eğer "Love & Basketball "un çıkış tarihini iki kere düşünmek zorunda kaldıysanız, yalnız değilsiniz. Gösterime girmesinin üzerinden 22 yıl geçtiğine biz de inanamıyoruz. Romantik dramalara göre neredeyse mükemmel. Spor filmlerine göre, neredeyse mükemmel.
Yeteneğini kötüye kullanan yönetmen Gina Prince-Blythewood 2008'deki "The Secret Life of Bees "e kadar başka bir uzun metrajlı film yönetmedi ama 2014'te muhteşem "Beyond the Lights" ve 2020'de Netflix hiti "The Old Guard" ile bunu takip etti.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Yönetmen Ron Shelton spor filmlerinin kralıdır. Özgeçmişinde "Bull Durham" ve "Tin Cup" var ve "White Men Can't Jump" hangi spor dalıyla ilgili bir film yönettiğinin önemli olmadığını gösterdi. Büyüklük için bir şansı olacaktı.
Bu filmin gerçek mirası sadece tekrar izlenebilir olması değil, başrol oyuncuları Woody Harrelson ve Wesley Snipes'ı dev sinema yıldızları haline getirmesi ve Rosie Perez'i yıldızlığa taşımasıdır.
Film yapma sihrinin daha inanılmaz kısmı mı? Snipes aslında basketbol oynayamıyordu.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Küçük Hickory Lisesi'nin basketbol takımı gibi, "Hoosiers" da başından beri bir mazlumdu. Filmin çekimleriyle ilgili en kötü şöhretli hikayelerden biri, Akademi Ödülü sahibi Gene Hackman'ın sette dolaşıp filmin katılan herkesin kariyerini mahvedeceğini söylemesiydi.
Birlikte takılmak için pek de eğlenceli birine benzemeyen Hackman yanılıyordu. Hoosiers tüm zamanların en sevilen filmlerinden biri oldu ve Dennis Hopper'a En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Akademi Ödülü adaylığı kazandırdı.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
