SİNETAYFA

İkinci kez izleyerek hard diskten yer açtığım -8 GB yer açıldı bu defa- bir film daha. Filmin temaları ve korku öğeleri orijinal filmin seviyesinde olmasa da, yaratıcı koreografisi ve başrol oyuncularının güçlü performanslarıyla göz dolduran bir film. Bu filmi izledikten sonra Polanski'nin orijinal filmini tekrar izlemek farz oldu.

Kötü değil fakat yavan!

06.04.2025 tarihli güzel bir İstanbul turunda, önce Gülhane parkında laleler ile gözlerimi boyayıp ardından Eminönü Meydanında ki İstanbul Kitapçısında soluğu aldım.her bir kitabı okumaya susamış olmakla birlikte hangi kitaplara kıt kanaat ile sahip olacağıma karar verememek ile raflar arasında bocalarken, isminin ve kapak tasarımının naifliği gözüme çarpan adı sanki çok tanıdıkmış gibi gelen kucakladığım eserlerden biri olarak Dünyanın Tüm Sabahları adlı kitap ile yakınlaştım.Otogardan kalkan eve dönüş otobüsüme tıklım tıkış harekete geçtikten sonra dünyaya gözlerimi kapayıp sayfaların arasında tüm sabahlara gözlerimi açtım.Tek nefeste okuyup bitirilen narin bir bel inceliğinde ki bu kitabın bir de aynı adlı çekilen bir filmi olduğunu öğrendim.Gerçek bir hikayenin aktarıldığı bu kırılgan eserin tamamen müzikle iç içe olması nedeniyle muhakkak ki izlenmesi gerektiğini düşünüp, gecenin ilerleyen saatlerinde tüm dünya işlerini bitirdikten sonra gökyüzünden sürpriz ile dökülen kar taneleri eşliğinde bu muhteşem eseri izlemeye oturdum.

Sanıyorum ki şu ana kadar izlediğim, duyduğum, gördüğüm herhangi bir şeyden bu kadar doyuma ulaşmamış, bu kadar şiirselliği, görselliği, sanatı ve müziği bir arada yaşamamıştım. Anlatacak aktaracak cümlelerim kelimelerim kifayetsiz ve aciz.

Bazen bazı okumaları,bazı yaşanan duyguları,bazı seyirleri… kısacası hayatın içinde size özel hissettiren bazı bazı anları işte, sözle aktarmak değil de gel birde kendin bil demek istersiniz. Tam da öyle bir andayım.İzleyin ve birde siz bilin…

Tarihsel varlığı bugün bile hâlâ kuşkulu olan Cezayir Kraliçesi Zaphira'ya odaklanan sıradışı bir film. "Ataerkil geleneklere karşı koyan kadın" hikâyesiyle ön plana çıkan film, güçlü oyunculuklara ve mütevazi bütçesini ustalıkla gizleyen bir yapım tasarımına sahip.
Bu arada filmle ilgili bir iyi, bir de kötü haberim var. Önce iyi haber:
Filmde Oruç Reis, tarihsel gerçeklere uygun olarak, Kuzey Afrika ülkelerini İspanyol boyunduruğundan kurtarıyor.
Bu iyi haberdi. Şimdi de kötü haber.
Oruç Reis en iğrenç emellerini gerçekleştirmek için Kur'an-ı Kerim'den ayetler okuyan bir pislik gibi gösterilmiş. Yani Oruç Reis filmin kötü adamı.

Commander Dragonlord yazdı: ↑08 Nis 2025

Tarihsel varlığı bugün bile hâlâ kuşkulu olan Cezayir Kraliçesi Zaphira'ya odaklanan sıradışı bir film. "Ataerkil geleneklere karşı koyan kadın" hikâyesiyle ön plana çıkan film, güçlü oyunculuklara ve mütevazi bütçesini ustalıkla gizleyen bir yapım tasarımına sahip.
Bu arada filmle ilgili bir iyi, bir de kötü haberim var. Önce iyi haber:
Filmde Oruç Reis, tarihsel gerçeklere uygun olarak, Kuzey Afrika ülkelerini İspanyol boyunduruğundan kurtarıyor.
Bu iyi haberdi. Şimdi de kötü haber.
Oruç Reis en iğrenç emellerini gerçekleştirmek için Kur'an-ı Kerim'den ayetler okuyan bir pislik gibi gösterilmiş. Yani Oruç Reis filmin kötü adamı.

Listeye alalım...

Oyuncu-yönetmen Erol Afşin'in 2009 yılında Dresden'de, Mısır kökenli ve Alman vatandaşı olan Merve el-Şerbini'ye karşı işlenen ırkçı motifli nefret suçundan yola çıkarak çektiği film, Almanya'da toplumun içine işlemiş ırkçılığa dair vahşeti gözler önüne seriyor. Halima Ilter ve Kida Khodr Ramadan'ın oyunculuğuyla da göz dolduran film, Alman vatandaşları için sadece kendi önyargılarını görünür kılmakla kalmıyor, aynı zamanda bu önyargıların etkilerini de yansıtan bir ayna görevi görüyor.

Bu arada filmin altyazılarını dilim döndüğünce Türkçeye çevirmeye çalıştım. Ücretsiz indirebilirsiniz.

Hayvanseverlere özel, ailecek izlenir bir gerçek hikaye!…

Filmin özeti: Hiçbir şey göründüğü gibi olmayabilir...

Kısıtlı bütçesine ve şaşalı görsel efektler kullanmamasına rağmen, etkileyici olmayı başaran bir bilim kurgu filmi. Bağımsız rock grubu The Dø'nun kilise müziğini andıran müzikleri filme cuk oturmuş. Filmin büyüleyici ve hipnotik evreninin oluşmasında hem bu müziğin, hem de görüntü yönetiminin payı büyük. Andrei Tarkovsky'nin İz Sürücü ve Stanley Kubrick'in 2001: Bir Uzay Yolculuğu mertebesinde olmasa da, yine de izlenmeye, göz atmaya değer bir iş ortaya çıkarmışlar. Filmi ilk izlediğimde İngilizce altyazıyla izlemiştim. Bu ikinci izleyişim ve Türkçe altyazıyla izledim bu kez. Vatandaşın biri, sağ olsun, altyazıları Türkçeye çevirmiş. Her ne kadar İngilizce bilsek de Türkçe altyazıyla izlemenin keyfi, rahatlığı bir başka.

Kötü, basit ve özensiz!