Reklam engelleyicisi tespit edildi: Web sitemiz ziyaretçilerimize çevrimiçi reklamlar gösterebilir. Lütfen web sitemiz üzerindeki reklam engelleyicinizi devre dışı bırakarak bize destek olun.
Christian Petzold tarafından yazılan ve yönetilen bir 2018 Alman drama filmi. Anna Seghers'ın 1944 tarihli aynı adlı romanından uyarlanmış ve günümüzde geçmek üzere uyarlanmış. Film, faşist bir devletten kaçmak için ölü bir yazarın kimliğine bürünen bir mülteciyi anlatıyor.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Sağlam bir altyazı ile daha iyi izlenebilir gibi. Bu haliyle dikkatimi vermem konusunda zaten zorluk çektiğim film daha bir zor hale geldi. Etkinlik münasebetiyle izledim, ikili iletişim konusunda zorlanabilecek gibi gelen birinin her kadınla iletişim kurabilmesi ve kadınların çaresizlik içinde oluşları zihnimden gitmeyen anlar. Filmin içine girmek ya da hissetmek biraz zaman alsa bile özellikle küçük çocukla futbol üzerine sohbetleri ve minik oyunları güzeldi.
Yugoslavya'yı paramparça eden, kardeşi kardeşe düşman eden iç savaş sona ermiş, yaralar yavaş yavaaş sarılmaya başlamıştır. 1997 Bosna’sında Slavno adında savaşta zarar görmüş bir köyde yaşayan bir grup insansa daha henüz savaşın şokunu atlatamamıştır. Aileleri öldürülen ve cesetleri hiçbir zaman bulunamayan bu insanlar, düş gücü kuvvetli bireylerdir. Sevdiklerinin yine de var olduğu çok özel bir dünya yaratmışlardır kendilerine. Köylerini farkında olmadan bir hayal dünyasına çevirmişlerdir. Bir yandan kar tehdidi yaklaşırken, Alma adlı genç kadın hayatta kalabilecekleri hatta zengin olabilecekleri bir yol bulduğunu düşünür. Bu arada ansızın ortaya çıkan iki iş adamı da işleri daha da karıştıracaktır. Aida Begic’in ilk uzun metraj filmi olan Kar, Cannes Film Festivali'nden de ödülle dönmüştür.
Anneanne, anne ve torun.
Bu filmin adı ninni değilde, bir gün sende anne olursun balkabağım olmalı.
Anne olursun ve annenin anormal gibi gelen davranışlarını kendin yapar uygularken kendini bulursun. Bu filmin sloganı olabilir. İspanyollar ve İranlılar olmasa naif şekilde sinema / film nasıl yapılır göremeyecektik. O kadar naif ki anlatamam, trt2 böyle güzel filmi sunduğu için veya gün yüzüne çıkardığı için teşekkürü hak ediyor. Biraz tek mekan filmlerini andırır yapısı, oyuncuların yakınından gelen çekim açıları sizi içerisinde hissettirmek için yetiyor. Konuyu anlamaya çalışmıyorsunuz zaten içindesiniz hissu. İşte bildin öylesine güzel ki, tadı damadığınızda kalan bir eser. ❤
İnsanın yapmaktan en çok hpşlandığı ya da mutlu olduğu şey onun evidir derler. Küçük deniz kabuğu Marcel'in de evi ait olduğu topluluk. Hikaye Marcel'in topluluğundan uzak kaldığı zamanda başlıyor. Büyük annesi ile ritüellerine sadık kalan bir yaşam kurmuşlar. Zamanın çizgisel olmadığı döngüsel ilerlediği bu dünyada dikkati dışarı dönük Marcel bize anlatılıyor. Aşırı bilgiye, görünür olmaya önem veren modern dünyanın tam aksi bir bakış açısı var Marcel'de. Eylemleri sevgi, paylaşım ve meraka dayanıyor. Günlük sorunları meraklı gözlerle çözümleyip hayatına işlevsel bir dokunuşta bulunuyor. Çünkü bilgiden çok merakı onun tutkusu. Filmi izlerken sosyal medya üzerinden yapılan göndermeleri çok sevdim. İnsanların bir şeyi anlama çabası olmadan etiketleyerek yaptığı şeyler. Sürekli bir varoluşsal girdap ile görünür olma arzusunun peşinden koşmaları bence filmde çok iyi anlatılmış. Marcel'in bütün çabası modern dünya yanılsamalarından çok uzakta bağlar ve gerçek paylaşımlar üzerine. Marcel'i bu kadar büyüleyici yapan da merakı ve gerçek oluşu. Filmin finalinde evine yani topluluğuna kavuşması ile Marcel tam anlamıyla kendi dünyasında huzura ve mutluluğa kavuşuyor.
Özel çekim teknikleriyle, minimalist yapısıyla hoşuma giden bir yapım oldu. Tam da sinemaseverlere tavsiye edilecek cinsten bir film.
Film, Berlin’de yaşayan tarihçi Undine’nin hikayesini anlatıyor. Undine, Berlin’in kentsel gelişimi hakkında konferanslar verirken, sevgilisi tarafından terk ediliyor ve bu olay onu antik bir efsanenin etkisi altına sokuyor. Efsaneye göre, Undine ona ihanet eden adamı öldürmek ve suya geri dönmek zorundadır. Bu sırada Undine, Christoph adında bir endüstriyel dalgıçla tanışıyor ve aralarında güçlü bir bağ oluşuyor. Ancak, Undine’nin geçmişi ve efsanenin laneti, ilişkilerini tehdit ediyor. Geçmişinden kopamayan Undine, efsaneyi tamamlıyor ve geldiğine inandığı yere geri dönüyor.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Hayat Işığım, Derek Cianfrance tarafından yazılmış ve yönetmenliği yapılmış, M.L. Stedman'ın aynı adlı romanından uyarlanmış Amerikan drama filmidir. Filmin başrollerinde Michael Fassbender, Alicia Vikander ve Rachel Weisz bulunmaktadır. Filmin çekimlerine Ekim 2014'te Yeni Zelanda'da başlandı. DreamWorks Pictures filmin yapımcı stüdyosudur. 73. Uluslararası Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan için yarıştı. 2 Eylül 2016 tarihinde vizyona girdi.
Tom Sherbourne, Çanakkale Savaşı'nda acı dolu dört yıldan sonra Avustralya'ya döner ve kıyıdan yarım gün uzaklıktaki Janus Kayası'ndaki deniz fenerinde bakıcı olarak çalışmaya başlar. Genç, güzel, cesur ve sevgi dolu karısı Isabel'le evlilikleri ikisinin de kafasındaki gürültüyü susturup yıldızlar, dalgalar ve rüzgârın sesinden başka hiçbir şeyin olmadığı iki kişilik dünyalarında huzur bulmalarını sağlar.
Bir gün, üç yılın ve üç düşüğün ardından, karısı bir bebeğin ağlamalarını duyar. Dalgalar, içinde genç bir adamın cesedi ile birkaç aylık bir bebeğin olduğu bir tekne getirmiştir onlara. Çocuk özlemiyle dolu Isabel Sherbourne dualarının Tanrı tarafından kabul edildiğini düşünür. Yüreklerinin sesini dinleyip bebeği sahiplenmeye ve bundan kimseye bahsetmemeye karar verirler. Yıllar sonra gerçekler ortaya çıkmaya başlayınca aldıkları kararın hiç beklemedikleri sonuçları olduğunu anlarlar.
Uzun süresine rağmen hiç sıkılmadan izlenecek bir anlatım ❤
Karadenizin sarp arazilerinde geçen bir hikaye, karadenizli birine daha önce denk gelmediyseniz konuşulanları anlamakta biraz zorlanabilirsiniz. Trt2 de az önce izledim, köy belgeseli tadında izleyin, büyük beklentiye gerek yok
Sevgiyi ve nasıl sevilmesi gerektiğini öğreten kadın. ❤
Trt2 de az önce izledim, köy belgeseli tadında izleyin, büyük beklentiye gerek yok 