1792 İspanya… Katolik Kilisesi’nin en güçlü olduğu dönem… Goya (Stellan Skarsgrad), ülkenin en ünlü ressamıdır. Goya’nın genç ve güzel ilham perisi Ines’in (Natalie Portman) Engizisyon Mahkemesi’nin arkasındaki güçlü bir rahip tarafından, toplumsal değerlere aykırı davranış ile suçlanması büyük bir skandal yaratır. Güzel model Ines haksız yere Engizisyon mahkemesi tarafından mahkum edilip işkence görünce, Goya’nın eski dostu Rahip Lorenzo (Javier Bardem) ile olan dostluğu sınanır. Goya, Lorenzo’ya Ines’in hayatının bağışlanması için yalvarır. Fakat Lorenzo gücün peşindedir ve Engizisyon’un arkasındaki asıl güçlerin başıdır. Ines hapse atılır, işkence görür ve ölüme terk edilir. 20 yıla yakın bir süre geçer. Goya, yaratıcılığının doruğuna ulaşmıştır ama artık sağırdır ve akıl sağlığı yerinde değildir. Goya, Ines ve Lorenzo tekrar bir araya gelir ve yıllarca saklanan sırlar ortaya çıkar.
Sitemiz, yayın hayatına SİNETAYFA ismi ile devam edecektir. Adresimiz, https://sinetayfa.com olarak değişmiştir.
İyi forumlar...
İyi forumlar...
Beyaz Perdede Fırça İzleri
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
Görüntüleriyle de müziğiyle de sinemaya özgü görkemli bir alegori. Yönetmen Raoúl Ruiz'in sıra dışı, tartışmalara konu olan ressam Klimt'e saygı duruşu niteliğindeki bu film, 19. yüzyıl sonunun özgün tarihsel zeminini büyük canlılıkla perdeye taşıyor. Olayların merkezinde devletin ressama ısmarladığı 'Alegoriler' tablosuyla oluşan büyük skandal duruyor. Biz de cinselliğe dayalı sayısız resmi 'art nouveau' biçeminin simgesi sayılan Gustav Klimt'e tanıklık ediyor, film büyücüsü Méliès'le, ressamın gizemli dansçısıyla, Franz Matsch, Egon Schiele, Carl Moll, Adolf Loos, Ludwig Wittgenstein gibi dost çevresini oluşturanlarla ve öteki çağdaşlarıyla tanışıyor ve sanatsal özgürlük adına verdiği savaşımı izliyoruz.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
Manzara ve doğa olaylarını resmettiği yağlı boya ve sulu boya tablolarıyla tanınan, Romantizm akımının en önde gelen sanatçılarından biri olarak kabul edilen, aynı zamanda Empresyonizm akımının da öncülerinden olan İngiliz ressam J.M.W. Turner'ın hayatı ilk defa bu kadar detaylı bir biçimde beyazperdeye taşınıyor!
Yaşadığı dönemde, hayatı en çok merak edilen sanatçılardan biri olan 19. yüzyılın en sevilen ressamlarından biri olan Turner'ın yapmış olduğu seyahatleri, sanatının içeriğini, sosyal çevresini ve aşk hayatını perdeye taşıyan film; ünlü ressamın hayatının son 25 yılını konu alıyor.
Londra'da dönemin sanat dünyasını da gözler önüne seren film, Turner'ın yaşlı babası, birlikte yaşadığı hizmetçisi, metresi ve iki yetişkin kızı ile olan ilişkisini ön plana alıyor.
İngiliz Yönetmen Mike Leigh'in senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı filmin başrollerini Timothy Spall, Roger Ashton-Griffiths ve Tom Wlaschiha paylaşıyor.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
Machisu, anne-babasını çocuk yaşta kaybettikten sonra yetimhanede büyür. Lisede bir sanat okuluna giren Machisu, bu konuda hiç yeteneği olmamasına rağmen ünlü ve başarılı bir ressam olma hayalleri kurmaktadır. Ne var ki bu konuda bir türlü başarılı olamaz.
Sınıf arkadaşı Sachiko ile evlenen Machisu'nun bir de kızı olur. Yıllar geçtikçe ünlü bir ressam olma takıntısı giderek güçlenir ve baskınlaşır, ta ki tüm hayatını mahvedene kadar.
Filmin ismi, Zeno adlı filozofun hareket, zaman ve değişimin bir yanılsamadan başka bir şey olmadığını savunan ünlü paradoksundan alınmıştır. Film, Kitano'nun gerçeküstücü otobiyografik üçlemesinin son parçası.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
Le Point dergisinin “Yılın en yaratıcı ve şiirsel Fransız filmlerinden biri” diye nitelediği Mutluluğa Boya Beni, büyükler kadar çocuklara da hitap eden bir canlandırma. Bitmemiş bir resim üzerindeki bir şato ve çiçeklerle dolu bir bahçedeyiz. Bu tabloda resmedilip renklendirilmiş Toupin’ler gücü ele geçirmiştir. Toupin’ler, çizimleri yarım kalan Pafini’leri devre dışı bırakmış ve yalnızca taslak halindeki Reuf’ları da esir almışlardır. Şimdi Ramo, Lola ve Plume düzeni yeniden sağlamak ve arkadaşlarını kurtarmak için ressamı bulmak üzere yollara düşecek, bir dolu macera yaşayacak, şatodan ve çiçekli bahçeden geçecek, hatta başka resimlere gideceklerdir.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
19. yüzyıl İngiltere'sinde geçen filmde, dönemin en ünlü sanat tarihçisi ve eleştirmenlerinden biri olan John Ruskin ile evlenen genç Euphemia 'Effie' Gray'in hikayesi ele alınıyor. Bir türlü yolunda gitmeyen evlilik zamanla hayal kırıklığı ve acıları da beraberinde getirir. Bir gün kocasının arkadaşlarından biri olan ressam John Everett'e modellik yapan Effie, ressama aşık olur ve aralarında bir ilişki başlar. En yakın arkadaşı Elizabeth Eastlake'in verdiği cesaretle kocasından ayrılmaya karar veren Effie için dönemin sert muhafazakarlığıyla yüzleşme vakti de gelmiştir. Ünlü oyuncu Emma Thompson'ın senaryosunu yazıp başrolünde yer aldığı filmin yönetmenliğini Richard Laxton üstleniyor.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
Genç, güzel ve zengin bir parti kızı 1965’te Radcliffe’ten ayrılır ve New York’a doğru yola koyulur. Andy Warhol adında genç bir sanatçı ile tanışınca ona hayatı boyunca olmak istediği aktristi olması konusunda yardım edeceğine dair söz verir. Bir biyografi niteliğindeki film sanat dünyasında, dikkat çeken Andy Warhol’a odaklanıyor. Onun stüdyo evi olan fabrikası, hayat biçimi, inişli çıkışlı ilişkileri perdeden yansırken ilgi çekici bir film olarak izliyoruz. Zaman ayrılıp, izlenmeyi hak eden bir çalışma.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
2010 Berlin İnsan Hakları Ödülü, Panorama–İzleyici Ödülü, 2010 Seattle En İyi Belgesel, 2010 Sundance İzleyici Ödülü... Çekimi üç yıldan fazla süren Çöplük, tanınmış sanatçı Vik Muniz’i Brooklyn’deki evinden memleketi Brezilya Rio de Janeiro’nun dışında yer alan dünyanın en büyük çöplüğü Jardim Gramacho’ya kadar izliyor. Muniz burada renkli bir “catador” grubunun fotoğraflarını çekiyor. Catador’lar ise geri dönüşüme uygun atıkları toplayıp onlardan sanat üretiyor. Eleştirmenler Çöplük’ü “Belgesellerin Slumdog Millonaire’i, ilham verici, dokunaklı ve herkesi memnun edecek bir film” olarak tanımlıyor.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
1922'de Madrid göreneksel değerlerin, caz, Freud ve yenilikçiliğin tehlikeli etkileri arasında bir meydan okuma savaşı. Salvador Dali, büyük bir sanatçı olma tutkusuyla 18 yaşında üniversiteye girmiştir. Onun utangaçlığının ve şahlanmış göstermeciliğinin garip harmanı, üniversitede sosyal tabakadan iki kişinin dikkatini çekmiştir: Federico García Lorca ve Luis Buñuel.
Film bu üçlünün gençlik dönemlerini, dostluklarını, farklı yönden ilişkilerini ve kendi dallarında bir ressam, bir şair ve bir yönetmen olarak yükselişlerini konu almaktadır.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
-
- CoMod
- Mesajlar: 1
- Kayıt: 10 Eyl 2024
- Şehir: Edirne
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 1 Cevaplar
- 953 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen kuzeydebiryer
-
- 0 Cevaplar
- 385 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen byKush