Martin Provost’un yönettiği 2008 yapımı Séraphine, naif sanatın unutulmaz isimlerinden Séraphine Louis’nin (namıdiğer Séraphine de Senlis) etkileyici ve hüzünlü hayat hikâyesini ele alıyor. Film, 1910'larda bir köyde hizmetçilik yaparken keşfedilen ve efsanevi sanat koleksiyoneri Wilhelm Uhde'nin desteğiyle ün kazanan Séraphine'in, yaratıcı ruhunu, sanatına olan derin bağlılığını ve trajik yaşamını etkileyici bir biçimde yansıtıyor. Yol gösterici olduğu kadar duygusal bir hikâyeye sahip olan Séraphine, özellikle sanatın insan ruhuyla olan bağını ve yaratıcı dehanın genelde göz ardı edilen yönlerini etkileyici bir şekilde ortaya koyuyor.
Sitemiz, yayın hayatına SİNETAYFA ismi ile devam edecektir. Adresimiz, https://sinetayfa.com olarak değişmiştir.
İyi forumlar...
İyi forumlar...
Beyaz Perdede Fırça İzleri
-
Konu yazarı - Yönetici
- Mesajlar: 991
- Kayıt: 24 Ağu 2024
- Şehir: Edirne
- Ruh Hali:
- Yaş: 43
- İletişim:
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
Ve yırtılmış bir tül gibi, savrulup duruyor zaman...
-
Konu yazarı - Yönetici
- Mesajlar: 991
- Kayıt: 24 Ağu 2024
- Şehir: Edirne
- Ruh Hali:
- Yaş: 43
- İletişim:
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
60 yaşına gelen ünlü ressam Edouard Frenhofer artık yaratma yetisini yitirdiğine inanmaya başlamıştır. Resim yapmak için istek duymayan Frenhofer, karşısına çıkan son derece güzel bir modelden etkilenince, yeniden fırçayı eline alacak ve uzun yıllardır bitiremediği bir eseri üzerinde çalışmaya başlayacaktır.
Ve yırtılmış bir tül gibi, savrulup duruyor zaman...
-
Konu yazarı - Yönetici
- Mesajlar: 991
- Kayıt: 24 Ağu 2024
- Şehir: Edirne
- Ruh Hali:
- Yaş: 43
- İletişim:
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
Film 18. yüzyılda, bir ressamın modeliyle aşkını anlatıyor. Ressam Marianne’a, manastırdan henüz çıkan ve evlenmek üzere olan genç Héloïse’in portresi sipariş edilir. Ancak Marianne, bu portreyi Héloïse’dan habersiz çizmelidir. Bu kısıtlamanın önüne geçmek için Marianne, gönülsüz gelin adayı Héloïse’ı önce gözlemler sonra da onunla yakınlaşır.
Ve yırtılmış bir tül gibi, savrulup duruyor zaman...
-
Konu yazarı - Yönetici
- Mesajlar: 991
- Kayıt: 24 Ağu 2024
- Şehir: Edirne
- Ruh Hali:
- Yaş: 43
- İletişim:
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
Artemisia Gentileschi (1593-1653) çok bilinen kadın ressamların ilkidir. Film onun henüz çocukken babası Orazio Gentileschi (Michel Serrault) tarafından korunup ve yönlendirilmesini anlatıyor. Yasak da olsa profosyonelce merakı yüzünden ilgi duyduğu erkek anatomisi onu değişik cinsel zevklere yöneltir. Esas onu ünlü yapan, 1612 yılında Artemisia'nın resim öğretmenin, genç kıza tecavüz etmekle suçlanması olur.
Ve yırtılmış bir tül gibi, savrulup duruyor zaman...
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
Adını Vincent Van Gogh’un, intihar olduğu bilinen ölümünden birkaç ay önce resmettiği tablosundan alan filmde, Van Gogh’un Paris’te en çok zaman geçirdiği bölgeler olan Arles ve Auvers-sur-Oise motifleri eşliğinde ressamın yaratıcılık ve sonsuzlukla ilişkisini göreceğiz.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
Painted with Words (2010), İngiliz ressam ve şair Dante Gabriel Rossetti’nin hayatına büyüleyici bir bakış sunuyor. Film, Rossetti’nin eserlerinin sanatsal ve edebi derinliğini keşfetmenin yanı sıra, onu çevreleyen kişilerle olan ilişkilerini ve Viktorya dönemi sanat dünyasındaki etkisini detaylı bir şekilde ele alıyor. Dramatik sahnelerle harmanlanan hikâye, Rossetti’nin yaratıcı zihninin karmaşıklığını ve tutkusunu izleyicilere güçlü bir şekilde yansıtıyor. İç içe geçen sanat, edebiyat ve romantizm temaları sayesinde film, Rossetti’nin hayatına dair etkileyici bir portre ortaya koyuyor.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
Paris'e kısa bir ziyaret amacıyla gelen Amerikalı yazar James Lord (Armie Hammer) İsviçreli ressam ve heykeltıraş Alberto Giacometti'nin (Geoffrey Rush) ricasını kırmaz ve bir tablosu için poz vermeyi kabul eder. Ancak çok kısa sürmesi gereken bu iş giderek uzar. Zaman geçtikçe ve ortaya somut bir şeylerin çıkmadığını gördükçe öfkesine hakim olmakta zorlanan Lord, zamanla dahilerin kafalarının normal insanlardan biraz farklı çalıştığını yeniden anlayacaktır.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
David Ebershoff tarafından yazılan The Danish Girl adlı 2000 tarihli romandan uyarlanan film, Danimarkalı ressam Lili Elbe'nin (gerçek adı Einar Wegener) sıra dışı yaşamını beyaz perdeye taşıyor. Danimarka'da ünlü bir ressam olan Einar Wegener (Eddie Redmayne) erkek olarak dünyaya gelip Gerda Gottlieb ile bir erkek olarak evlense de kendisini kadın gibi hissetmektedir. Kendisi gibi ressam olan eşi Gerda'ya (Alicia Vikander) bir gün kadın model olarak poz verdikten sonra karşı cinsten ikinci bir kişiliğe bürünmeye başlar. Bütün bu süreç, Wegener'in tarihte bilinen ilk cinsiyet değiştirme ameliyatlarından birinin objesi olmasına dek sürecek, ikilinin hem özel, hem de profesyonel hayatlarını geri dönülemez bir şekilde değiştirecektir.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
'Mavi En Sıcak Renktir'in vizyon tarihinin Akademi tarafından belirlenen sınırlara uymaması sebebiyle Fransa’nın Oscar adayı olarak seçilen Renoir, resim ve sinema sanatının iki önemli ismi Pierre-Auguste Renoir ve oğlu Jean Renoir’nın yaşamlarının bir kesitine odaklanan ve ilk gösterimini Cannes’da yapmış bir Gilles Bourdos filmi. Empresyonizmin en büyük temsilcilerinden olan Renoir’nın kendi ismini taşıyan büyük oğlu Pierre’in oğlu Jacques Renoir’ın çalışmalarına dayanan senaryo üzerine kurulu film, ressamın pek çok tablosunu süsleyen Andrée’nin Renoir'ın evine gelmesiyle açılıyor.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
Re: Beyaz Perdede Fırça İzleri
"Zamanımı anladım ve çağdaşlarımın ahmaklığını, kibirlerini, hırslarını, sömürdüm. Bu benim itirafım, acı bir itiraf, görünebileceğinden daha acı verici. Ama en azından ve en sonunda dürüst olmak gibi değeri var. Gerçeklik nedir?... Gerçeklik var olmaz… Gerçeklik yoktur… Gerçeklik yalandır. Hepimiz biliriz ki, sanat gerçeklik değildir." Pablo Picasso
Tual, renk, metal, seramikler. Bu yüzyılın önde gelen ressamı, hepsine hakimdir. Fakat, efsanevi Pablo Picasso'nun öbür tutkusu ne olacak? Zekâsı, romantizme engel mi olacak? Beyaz perdeye aktarılırken Anthony Hopkins'in başrolünde oynadığı ve beğeni toplayan bu filmde, 20. yüzyılın dehası olarak kabul edilen Picasso'nun sanatını, sanata ve dünyaya bakışını, hayatını ve aşklarını bulacaksınız.
* Ohooo vizontele daha çok yanar oglum; sinemaya benzer mi? Ben en çok sinemayı severim, sinema başka bi'şey.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 1 Cevaplar
- 953 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen kuzeydebiryer
-
- 0 Cevaplar
- 383 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen byKush