Bugün film arşivimin yer aldığı hard diskimin kuytu köşelerinde tozlanmaya terk edilmiş eski bir film izledim. Alman Yeni Dalga Sineması'nın peygamberlerinden Werner Schroeter'in bu filmini daha önce de izlemiştim ama hiçbir şey anlamamıştım. Şimdi tekrar izledim ve yine hiçbir şey anlamadım.

Filmde hikâye namına pek bir şey yok: "Bir kadın tecavüze uğrar ve erkeklerden intikam almak için onları birer birer öldürmeye başlar." Evet, hepsi bu kadar. Bütün hikâye bundan ibaret. Peki eğer bütün hikâye bundan ibaretse, neden bütün hikâyeyi anlatıp spoiler verdim? Çünkü bu film hikâyesiyle ön plana çıkan bir film değil. Daha önce de erkeklere kızıp; onları öldürmeye başlayan kadınları izlemiştik ama hiçbiri hikâyeyi bu şekilde anlatmıyordu. Gerçekten de izlemesi, içine girmesi zor, durgun, durağan bir film bu. Örneğin, filmin bir sahnesi o kadar uzun sürdü ki, sonunda filmden koptum ve aklıma bambaşka şeyler gelmeye başladı. "Acaba Tom Cruise ve Johnny Depp bir filmde birlikte rol alsalardı nasıl olurdu?" diye düşünmeye başladım.

Filmin tam ortasında Tom Cruise'u falan düşündüğümü fark edince kendimi şöyle bir silkeledim ve hâlâ devam etmekte olan durağan sahneye geri döndüm. Kısacası bu filmde dikkatinizin dağılması çok olası. Ama dişimi sıktım ve elimden geldiğince dikkatimi vererek izledim. Neyse ki süresi uzun değil, yaklaşık 80 dakika.

Üç saat olsaydı ne yapardım bilmiyorum. Böylece bu filmi ikinci kez izlemiş oldum. Artık bu filmi gönül rahatlığıyla silebilirdim. Ama silmedim. Neden? Çünkü altyazılarını Türkçeye çevirmeye karar verdim. Hem böyle kıyıda köşede kalmış filmlere karşı özel bir ilgim var, hem de filmde fazla bir diyalog olmadığı için altyazı satır sayısı az. Böylece filmi "Çevireceğim Filmler" klasörüne attım. Bugün de hard diskte yer açılmadı anlayacağınız.
![Dan.San :]](./images/smilies/8.gif)