Scorsese'nin sinemaya bakış açısı, klasik anlatım teknikleri ile modern sinema dilini harmanlayan bir yapıya sahiptir. O, sinemayı bir sanat formu olarak görür ve her filminde bu sanatın inceliklerini yansıtmaya çalışır. Scorsese, sinemanın sadece bir eğlence aracı olmadığını, aynı zamanda toplumsal ve bireysel meseleleri derinlemesine ele alabilen güçlü bir ifade aracı olduğunu savunur.
Scorsese'nin filmlerinde sıkça karşılaşılan temalar arasında suç, ahlaki ikilemler, din ve insan doğasının karanlık yönleri bulunur. Filmlerinde genellikle karakterlerin içsel çatışmalarını ve toplumsal baskılarla olan mücadelelerini işler. "Taxi Driver", "Goodfellas" ve "The Irishman" gibi filmler, bu temaların en iyi örneklerindendir.
Scorsese, sinemada teknik ve estetik açıdan yenilikçi bir yaklaşım benimser. Uzun plan sekanslar, hızlı kurgu ve dikkat çekici kamera hareketleri, onun sinemasının belirgin özelliklerindendir. Ayrıca, müzik kullanımı konusunda da oldukça başarılıdır; filmlerinde müzik, hikayenin duygusal tonunu belirleyen önemli bir unsurdur.
Martin Scorsese, sinema dünyasında kendine özgü bir yer edinmiş, ustalığı ve yenilikçi yaklaşımıyla tanınan bir yönetmendir. Onun filmleri, izleyiciyi derinlemesine düşündüren ve duygusal olarak etkileyen yapısıyla dikkat çeker. Scorsese'nin sinemaya getirdiği yenilikçi bakış açısı ve sanatsal anlatım tarzı, sinema tarihine önemli bir katkı sağlamıştır.