Fellini'nin sinemaya bakış açısı, gerçeklik ve fanteziyi harmanlayan bir yapıya sahiptir. O, sinemayı bir sanat formu olarak görür ve her filminde bu sanatın inceliklerini yansıtmaya çalışır. Fellini, sinemanın insan deneyimini derinlemesine ele alabilen güçlü bir ifade aracı olduğunu savunur.
Filmlerinde genellikle güçlü karakterler ve onların zorlu yaşam mücadeleleri ön plandadır. "La Dolce Vita", "8½" ve "Amarcord" gibi filmler, bu temaların en iyi örneklerindendir. Fellini, hikayelerini anlatırken epik bir anlatım tarzı benimser ve karakterlerin içsel çatışmalarını derinlemesine işler.
Kamera hareketleri, ışık kullanımı ve kurgu teknikleri, onun sinemasının belirgin özelliklerindendir. Özellikle "8½" filminde kullandığı anlatım tekniği, sinema tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir.
Onun filmleri, izleyiciyi duygusal olarak etkileyen yapısıyla dikkat çeker.