Kitaplardan alıntılar

Moderatörler: Moderatör, CoMod, Editör, Yönetmen

Cevapla
Kullanıcı avatarı

Konu yazarı
kuzeydebiryer
SineTayfa
Mesajlar: 344
Kayıt: 27 Ağu 2024
Başlıklar: 83
Şehir: Kocaeli
Yaş: 46
İletişim:

Kitaplardan alıntılar

  • Alıntı
  • Beğenmek için giriş yapmalısınız

Mesaj gönderen kuzeydebiryer »

Bu başlık altında okuduğunuz ya da daha önce okuduğunuz kitaplardan alıntıları bizimle paylaşabilirsiniz. Bir yerde karşınıza çıkan ve beğendiğiniz alintılar da olabilir.
Kullanıcı avatarı

Konu yazarı
kuzeydebiryer
SineTayfa
Mesajlar: 344
Kayıt: 27 Ağu 2024
Başlıklar: 83
Şehir: Kocaeli
Yaş: 46
İletişim:

Re: Kitaplardan alıntılar

  • Alıntı
  • Beğenmek için giriş yapmalısınız

Mesaj gönderen kuzeydebiryer »

Felsefe ve sinema arasındaki ilişki konusunda ünlü Japon yönetmen Akira Kurosawa'nın aktardığı eğlenceli bir anekdot, benzerlik ve farklara dair çok yerinde bir tespit sunar. Kurosawa bir makalede, köpeğini tasvir eden bir adamın şu satırlarını okur: "Benim köpeğim ayıya benzer ama bir porsuğu da andırır, görünce tilki de sanabilirsiniz." Adam söze bu şekilde başlar ve köpeğinin bazı özelliklerini, hayvanlar alemindeki bütün hayvanlarla karşılaştırır ve sonunda "O mademki bir köpektir, her şeyden çok köpeğe benzer." diye bitirir. Kurosawa da bu tasviri sinemaya uyarlayarak: "Sinema da birçok başka görsel sanata benzer. Sinemanın edebi özellikleri vardır, aynı zamanda tiyatroya yakındır, felsefi yönü de vardır, resim ve heykel sanatına yaklaştığı zamanlar ,müziksiz bir sinema da düşünülemez. Ama sinema sonunda, gene sinemadır."
Konu Dışı
Sinemada Felsefe - Feyza Şule GÜNGÖR - sayfa 9
Kullanıcı avatarı

svsknr
Yönetici
Mesajlar: 543
Kayıt: 24 Ağu 2024
Başlıklar: 134
Şehir: Edirne
Yaş: 42
İletişim:

Re: Kitaplardan alıntılar

  • Alıntı
  • Beğenmek için giriş yapmalısınız

Mesaj gönderen svsknr »

Bir mum yaktım. Jak Danyel adlı bir şişeyi kaptım oturdum. İki tek attım sek, temiz. Ağır ağır sigara sarmaya koyuldum. Sarma işini uzattığımı fark ettim. Bozmadım kendimi. Bütün dikkatim parmak uçlarımdaydı. Sardığım tütün değildi, kâğıt da değildi. Kendimi, kendimle sarıyor, sarmalıyordum. Garip bir hafiflik gelmişti üstüme. Hem içimdeydi hem de ben onun içindeydim. Bıraktım kendimi, dibe indim. Saçlarım yüzeye yükseliyordu. Bin kollu, kıpır kıpır oynaşan bitkilerin memleketindeydim. Ağzımdan kabarcıklar çıkıyor, küçük balonlar olup gidiyorlardı. Bir balık gelip karşımda durdu. Bir cevap gibi durdu. Onu tanıyordum. Her şeyi bildiği için düşünmesine gerek olmayan balıktı bu. Yine de doğrulanmak istiyordum. İstek içimden geçerken henüz, balıktan bana bir his aktı ve “Evet,” dedi. An bile olmayan bir kısalıkta, sanki bendekiler ona, ondakiler bana geçmişti. Ağlamak istedim. Bunu başka biri istemiş gibi geldi. Ağlamadım. “Git,” dedim balığa, iter gibi değil, “sen git, ben geliyorum,” der gibi, gitmesi gerekiyormuş gibi. “Git,” dememe gerek yoktu. Kelimenin hissi geldiğinde o gitmişti. Sular çekildi.
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku - İlhami Algör (İletişim yayınları)

Film, kitaptaki betimlemelerin epey gerisinde kalmış olsa da, filmi izlemeyenler için de kitabı anlamak bir o kadar zor... :-({|=
Ve yırtılmış bir tül gibi, savrulup duruyor zaman...
Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 0 misafir