Bugün Hangi Filmi İzlediniz?

[svsknr]

...Hatta o kadar beğendim ki, kendimi tutamayıp altyazılarını Türkçeye çevirmiş bile olabilirim. [/align]

► Spoiler’ı Göster

658 km, Yoko'nun Yolculuğu

Gizli İçerik

Bu mesaj panosunda gizli içeriği görüntülemek için kayıt olmanız ve giriş yapmanız gerekmektedir.

[Commander Dragonlord]

Gizli İçerik

Bu mesaj panosunda gizli içeriği görüntülemek için kayıt olmanız ve giriş yapmanız gerekmektedir.

@svsknr

[sesizadam]

6/10

Dini öğelere keşke bu kadar ağırlık vermeseler, tamam meryem tamam isa ve yeter artık hristiyan misyonerliği dedirtiyor.

[sesizadam]

10/10 

İçinizdeki çocuğun seveceğine eminim. Robotik kehanetin sonu hep aynı senaryoya bağlanıyor. İnsanlar ölmeli, çünkü onlar hatalı, tabii ki bu felsefenin bir kurtarıcısı insancıl bir robot olacak, filmin sonunda düzen tesis edilecek.

Tamam kabul klişe ama güzeldi film. 

[sesizadam]

7/10

Her izlediğimde nedense filmi çözemiyorum. Üçüncü izleyişimde de yine çözemedim. Bilen anlatsın. 

Ekleme: Chatgpt olayı aydınlattı, ters köşe olmuşum öyle diyor.

[Commander Dragonlord]

Bugün yine bir filmi ikinci kez- ama bu kez sakin kafayla- izledim. Çünkü ilk izleyişimde çeviri için izlemiştim. Duraksat çevir, duraksat çevir modunda izlemiştim ilk izleyişimde. Birkaç yıl önce MUBI Türkiye yerelleştirme koordinatörü Cansen Mavituna bu filmin altyazılarını Türkçe'ye çevirmemi istediğinde, uzun zamandır adını duyduğum bu filmi hem izleme, hem de altyazılarını Türkçeye çevirme fırsatı bulmuştum. Aslında filmde Türkçe altyazı vardı ama bu altyazılar malum site TA'dan alınmaydı ve Cansen bu altyazıları pek beğenmemişti. "Sen baştan çevirebilir misin?" demişti bana. Ben de oturup başlamıştım dilim döndüğünce çevirmeye. Etki altında kalmadan çevirmek için de, malum sitedeki altyazıları okumadan çevirmiştim. Bir yandan çeviriyor, bir yandan da soykırım üzerine derin düşüncelere, derin tefekkürlere dalıyordum. Aklım ta 20 yıl öncesine, lise yıllarına, o yıllarda okuduğum bir kitaba, Adnan Oktar'ın Harun Yahya mahlasıyla yazdığı "Soykırım Yalanı" adlı bir kitaba gidiyordu. Tüm bunlar bir yalan mıydı? Montaj ve kurgu muydu? Kitapta soykırımın Hitler Almayası ile Yahudi lobisinin ortaklaşa yarattığı bir yalan, İsrail devletinin kurulması gerekliliği için dayanak noktası teşkil edecek bir zemin olduğu, Hollywood'un da bu fikri desteklemek için kullanılan bir araç olduğu, Yahudiler'in mağdur gibi gösterilip Filistin'e yerleşmeleri için zemin hazırlandığı, öldürülen Yahudiler'in abartıldığı kadar çok olmadığı, Yahudiler'in, Hitler'in de yardımıyla, trenlerle gizlice Filistin'e sevk edildiği, toplama kamplarıyla ilgili görüntülerin bir tür kurgu/bir tür photoshop çalışması olduğu... daha neler neler iddia ediliyordu. Kitap o kadar çok tepki çekmişti ki Adnan Oktar bile bir süre sonra "O kitabı ben yazmadım." demek zorunda kalmış ve "Soykırım Vahşeti" adlı bir kitap kaleme almak zorunda kalmıştı. Kafamda bu deli fikirler dönerken, bu deli düşünceler çarpışıp dururken bir yandan da altyazıları Türkçe'ye çevirmeye çalışıyordum. Ama bugün bunların hiçbiri olmadan, sakin bir kafayla izledim. Yaşananlar gerçekse eğer - ki Adnan Bey sağ olsun, içimize bir kurt düşürdü - aklın, havsalanın alamayacağı bir vahşeti belgeleme konusunda son derece güçlü ve yaşananlarda evrensel bir sorumluluğun payı bulunduğunu bize anımsatan bir filmle karşı karşıyayız demektir.

[denisilin]

Kara mizah
 

[sesizadam]

9/10

Uzun süresine rağmen çocukluk ergenlik ve gençlik olarak iki sevgilinin birbirilerine olan bağını izliyoruz. Hiç sıkılmadan izlenebilecek bir öykü. Tavsiye ederim. 

[Zorba]

Spring,Summer Fall, Winter and Spring       Film, Güney Kore’ye ait  olup filmin yazarı Kim Ki Duk 2003 yılı yapımıdır.
      Filmin yazarının kendisinin de film de rol aldığı şahane bir eser olduğunu söyleyebilirim.Film baktığınız da durağan gibi görünsede asla sıkılmayacağınızı garanti edebilirim.Filmin öğretisi sizi de saracak çünkü anlattığı yaşamın kendisi ve yaşamımızın mevsimsel benzetmesi herkesi etkisi altına alır diye düşünüyorum.     Film adını mevsimlerin sıralanışından alırken film de mevsimlerin ifadesi insanın evreleri  olarak ifade edilmektedir ki -bu bence insan yaşamı için en güzel benzetmedir, çoğu şarkı da, şiir de veya yazı da insan hayatı ve dönemleri mevsimlere benzetilir. Filmin üç kişilik ve ikisi ana karakter olmak üzere daracık bir oyuncu kadrosu, bolca doğa tasviri, dinsel ve kültürel yapı aktaran düşünmeye ve içselleştirmeye yatkın bir yapısı mevcuttur. Karakterler ; hayatının kışını yaşayan usta öğretici ve yanında ilkbaharında olan küçük bir çocuğu oluşturuyor.Hikayesin de ilkbaharın da olan küçük bir çocuğun mevsim geçişlerinde (hayat evrelerinde) gelişimi ve değişimi ile usta öğreticinin ona öğrettiklerini seyrettiyor.       İlkbahar dönemi  aslında insanın çocukluk evresi,günahsızlık temizlik ve saflık simgesi ile tomurcuk olup filizlendiğin bu dönem de hayatı merak içersinde gözlemleyip davranışlarının sonuçlarını hayretler ile izleyip zihnine işlediğin bir dönem. Bu dönem de olan çocuğa usta davranışlarını özgür iradesine bırakarak müdahalesiz izlemekle yetinip onu takip etmekte ancak gün sonunda “yaptığın davranışların sonuçlarını yaşarsın “ öğretisi ile gerekli dersi çıkarması için eğitmekte.       Yaz dönemi geldiğin de ilk aşkların, heyecanların, dürtülerin ve hazların merak uyandırdığı, aslında insanın kendi tabirim ile “susuzluğunu kirli bir sudan giderdiği”  dönem. Filmde ki çocuk da, aşkı, cinselliği, kıskançlığı ve özgür iradesini keşfettiğini bize sunuyor.Film de bir sahne de çocuk bu duyguları hissederken usta bir köşede taşa su ile yazı yazıyor ve su kurudukça yazı siliniyor, burada gençlik döneminin  taşa su ile yazılıp silinmesi kadar kısa ve geçici hisler olduğunu ifade ettiğini sinematografisine bakarken öğrendiğim de daha nasıl güzel ifade edilebilirdi ki dedim kendi kendime….       Sonbahara gelen ömrü, yazdan kalma yaşayışının hataları ile yüzleştiği, neticelerini çektiği, hesaplaşmanın yaşandığı dönem olarak nitelendiriyor filmin yazarı.-Öyle de değil mi gerçekten.       Hayatının hazlarının peşinde giden genç çocuğun, hazları uğruna hatalarını ve gelişen sonuçlarını izlettiriyor bize.      -Düşündüm de, keşke yazı mı hiç yaşamasak yoksa sonbahar mı hiç gelmese…Halbuki ne güzeldir ilkbahar…      Ve kış gelip çattığında hesaplaşman bitmiştir, aldığını almış verdiğini vermişsindir artık… Sükunetin geldiği belki de şimdiye kadar ki mevsimlerin yorgunluğu ve doygunluğu vardır üzerinde…        Film de kışın ardından tekrar ilkbahar ın gelişi çocuğun kış dönemine gelmiş yaşlılık evresinde hocasının yerini kendisi almış ve karşısında bir başka ilkbaharını yaşayan çocuk çıkmaktadır karşımıza.ve döngü şimdi o çocuk için başlayacaktır.         Gel de şimdi üzerine düşünme mevsimlerin, hayatının baharına, yazına ve gelecek kışına hüzünlenme…       Burada sonlandırırken bir ömrün hikayesini , aktarımda arada bir İçsel konuşmalarımın dışa vuruşu affola.İyi seyirler dilerim.

[sesizadam]

7/10

Çerezlik değil asla. Filmin sonunda kendimi ikna için söylediğim sözdü. Uzun süresine rağmen dikkatim dağılmadan izledim. Bazen ailevi anlarda bazen de mahkumla olan yakınlıklarında. Sorgulayışını arayışını güzel aktarmış, iyi iş çıkartmışlar.